11 Şubat 2015 Çarşamba

Varanasi Diğer Notlar

 

Varanasi havaalanı şehir merkezine bir saat uzaklıkta. Biz havaalanından otele ulaşım için prepaid taxi ofisinden 700 rupi karşılığında taksi tuttuk. Kalacağımız otel taksilerin girmediği bir bölgede olduğu için taksiden  bir yerde inip yola yürüyerek devam etmek zorunda kaldık.Taksiden indiğimde içinden geçtiğim yolların şaşkınlığını üzerimden atamamış halde etrafa anlamsız gözlerle bakarken aşağıdaki fotoğrafını gördüğünüz arkadaş beni farkedip nereye gitmek istediğimi sordu. Sonrada bizi gönüllü bir şekilde kalacağımız otel olan Gunpati Guest House'a kadar götürdü.



Gunpati Guest House,  gitmeden once hazırladığım kalınacak yerler listesinde birinci sıradaydı. Aslında daha İstanbul'da yola çıkmamışken ne olur ne olmaz diyip rezervasyon yaptırmıştım. Geceliği 1500 rupi  (60 TL) artı vergi. Oteli gideceklere tavsiye edebilirim. İlgili ve güler yüzlü resepsiyon ve otel görevlileri vardı. Temel kriterimiz olan wifi, sıcak su ve temiz yatak beklentimizi karşılıyordu. Ayrıca otel ganj nehrine bakıyordu ve ghatlara çok yakındı.
(http://www.ganpatiguesthouse.com/)

Yukarıdaki arkadaşın ismi Adi. İsmine takılmayın gayet iyi biri. Bize de çok yardımı oldu. Aslında ilk başta yerel birinin yardımı olmadan özgürce Varanasiyi keşfetmek istemiştim. Ancak otele yürürken gördüklerimin bende yarattığı kaygıdan olsa gerek bu arkadaştan bize rehberlik yapmasını istedim. Onun da istediğini buydu zaten. Bu arkadaşa 3 gün boyunca toplam 2600 rupi ( 104 tl) ödedik. Aslında normal bir rehberlik hizmetinin çok üzerinde bir bedel bu. Fakat geliştirdiğimiz dostane ilişki bizim ona karşı daha comert olmamıza yol açtı. Bu arada ödediğimiz ücretleri Türkiye şartları ile kıyaslamayın. Neticede Hindistan ucuz bir ülke.

Rehberimiz sayesinde zamanı verimli bir şekilde kullandık. Gitmek istediğimiz yerleri vakit harcamadan bulabildik. Ayrıca Varanasi sokaklarında yaşadığımız ilk baştaki tedirginliği bu arkadaşın yanımızda olmasıyla zamanla aştık. Bunun dışında kafamıza takılan merak ettiğimiz şeyleri rehberimize sorduk. Varanasi'de ghatlarda dolaşırken rehber bulmak hiçde zor değil. Bir çok insan size dostça yaklaşıp yardımsever görüntüsü içersinde iletişim kurmaya çalışıyor zaten. Siz de içinizin ısındığı bir insandan bu şekilde faydalanabilirsiniz.

Varanasi de yemek özellikle ilk akşam ciddi bir sorun oldu. Rehberimize güvenip kendisinin bildiği bir restorana götürmesini istedik. Hatta yemek siparişlerimiz için de ondan yardım aldık. En sonunda aşağıdaki yemekler masamıza geldi. Ancak gelen yemekler bizim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Ben tadı  çok kötü olmasına ragmen açlıktan  ve hint yemeklerini denemek konusunda kendime verdiğim sözden dolayı yemeği bitirdim. Arkadaşım ise hiç yiyemedi.



İlk akşam yaşadığımız hayal kırıklığından sonra rehberimize sadece bizim istediğimiz yerlere bizi götürmesini söyledim. İstanbuldayken yemek yiyebileceğimiz restoranlar için Lonely Planet İndia kitabından  Brown Bread Bakery ve Lotus Lounge Restourant isimlerini almıştım. Sonraki günler bu iki restoranda kahvaltı ve akşam yemeklerimiz yedik. Restoranlar hem ortamı itibari ile hem de yemek kalitesi itibari ile tatmin ediciydi. Gideceklere bu iki restoranı öneririm.

Varanasi'de alışveriş konusuna gelirsek, genelde dükkanlarda  pamuk, ipek ve pashmina denilen atkı ve şallar satılıyor. Pashmina en iyisi, kaşmir'in bir üst derecesi.  Ayrıca hint sitili gömlek ve pantolonlar da iyi satılıyor. Ben rehberminizin kuzeninin dükkanından 2000 rupi (80 tl) karşılığı bir kaç şey aldım. Gitmeden once  rehberi uyarmıştım fiyat beklentim konusunda. Buna ragmen satıcı 6500 rupi gibi yüksek bir fiyat çekti bana. Ben çok öncesinden hintlilerin turist kazıklamaktaki numaralarını hazırlıklı olduğum için kafadan 3'te 1 teklifi yaptım. Kararlı bir şekilde satıcının gözlerinin içine baktıktan ve bir sure sessizlikten sonra bu fiyatta anlaştık. Yalnız, aldıklarımın kalitesi hakkında en ufak bir fikrim yok. Muhtemelen orta ya da düşük kalite şeylerdir:)
Aşağıdaki fotoğraf bu dükkanda yaptğım alışverişten.




Varanasi'de Ghatları ve sokakları dolaşmak ve ibadetleri izlemek dışında Asya kıtasının en büyük üniversitesi olan Beneras Hindu Üniveristesinin kampüsünü, oradaki müslümanların en büyük camisi olan Alemgir Camii'ni, Bharat Mata ve Durga  Temple'ı dolaştık. Bu geziler içinde bir tuktuk kiraladık. Planladığım halde bir tek Sarnath Temple'a gidemedim. Şehir dışında uzak bir mesafedeydi. Zaman bulamadım.

Varanasi'den 26 Ocak akşam 17:30 treni ile Agra'ya gitmek üzere ayrıldık. Daha once belirtmiştim. İstanbuldayken AC2 denilen yataklı sınıf tren biletlerini almıştım. Ancak aldığım bilet bekleme listesinde olan bir biletti. Yani yedek listedeydik. Ancak  beklediğim gibi  yer bulabildik. Yedek sıra bize kadar ilerlemişti. 12 saatlik bir yolculuk bizi bekliyordu. Bu arada trene binişimiz biraz zor ve gergin  oldu. Zira treninin hangi platformdan kalkacağı son 15 dkya kadar belli değildi. Ve  10 tane platform vardı. Bunlar arası geçiste yalnızca  bir tane  olan üst geçitle sağlanıyordu. Ayrıca tren vagonları üzerinde ne bir tabela ne de bilgilendirici bir yazı vardı. Bu durum işimizi biraz daha güçleştirmişdi. Büyük bir kalabalığın arasında kocaman çantalarla ilerlemek ve vagonumuzu bulmak  için biraz koşturduk açıkçası. Güç bela yerlerimizi bulduk ve aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz 2 isveçli itfaiyeci ile tanıştık.  Onlar da  6 haftalık bir hindistan seyahatine çıkmışlardı. Keyifli ve rahat çocuklardı. Elektiriğimiz tuttu. Ganj nehrindeki ibadetler, hindistandaki hayat, batılı ülkelerin zenginliği,  seyahat etmek ve dünyayı dolaşmak  üzerine çok esaslı  sohbetler ettik. Bu arada, arkamda duran mahcup arkadaş da hintli. Sohbetin bir bölümünde bize katılmışdı. Ganj nehrinin kirliliğine karşı nasıl olupta ibadet edebildikleri konusunda epey bir soruma yanıt vermişdi:)
 








3 yorum:

  1. Hayatına renk katmak gerçek anlamda bu olsa gerek birader... Bu seyahatin sana gelecek adınada güzel ufuklar açtığını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. varanasi yi iyi anlatan bir blog

    YanıtlaSil