25 Mayıs 2016 Çarşamba

UZUNGÖL ve RİZE OVİT YAYLASI (2. gün)

Günlerimiz yoğun bir gezi programı ile dolu olduğu için her sabah 7-8 gibi uyanarak güne başladık. Uzungöl’deki günümüze de erken başladık. Kahvaltılarımızı yapar yapmaz Uzungöl merkeze gittik. Hava açık, güneşli ve hafif serindi. İlk gün havanın kapalı olmasından dolayı fotoğraf çekememiştik. İkinci gün şanslıydık. Doğanın tüm renklerini fotoğraflayabilecektik artık.
 Uzungöl,  yeşilliklere kaplı dağların arasına sıkışmış,  yemyeşil bir gölün etrafına kurulmuş  muhteşem bir yer gerçekten. Gölün en başında fotoğraflardan  aşina olduğumuz cami gözünüze çarpıyor hemen.  Etrafa baktığınızda  ise türlü yeşilliklere örülmüş dağları, bu dağların zirvelerindeki sisi  ve  yer yer kar birikintileri görüyorsunuz. Hava güneşli ve açık olduğu için müthiş bir görsel ziyafet çektiğimizi söyleyebilirim.

Uzungöl merkezde az biraz yürüdükten sonra bir bisikletçi ile karşılaştık. Gruptaki birkaç arkadaş Uzungölün nehir tarafını bisikletle keşfetmeyi önerdi.  Oylamaya sunup karar verdikten sonra bisikletlerimize atladık. Gölü besleyen nehrin akış yönünün tersine doğru yola çıktık.  Gittiğimiz yönde  doyumsuz manzaralar karşıladı bizleri. Yanıbaşımızda nefis bir nehir, etrafta türlü yeşillikler ve mavi beyazlı bir gökyüzü. Durup durup fotoğraf çektirdik. Verilebilecek tüm pozları veriyorduk sanırım. Hoplamalı, zıplamalı, kahkahalı, romantik :))
Bisiklet turumuzdan sonra sıra,  sıkça karşılaştığımız Uzungöl manzara fotoğraflarının çekildiği tepeye tirmanmaya gelmişti.  Birkaç gruba ayrılarak caminin bulunduğu noktadan tepeye doğru tırmandık. Tırmanma sırasında Uzungöl’ün yerlilerin yaşadığı orjinal karadeniz evlerinin arasından geçtik. Bu evlerin sayıları oldukça azalmış durumda. Bir çok evin renove edilerek otele dönüştürüldüğüne tanık olduk.  Etrafta sayısız güzellik varken olumsuz şeylere odaklanmamaya çalışarak yolumuza devam ettik. En sonunda Meşhur Uzungöl fotoğraflarının çekildiği zirveye geldik ve orada  sayısız fotoğraf çektik. Fotograf çektiğimiz noktanın az yukarısında Galo Omad adında bir yerlinin mütavazi bir şekilde işlettiği evden bozma bir  kafede, muhteşem Uzungöl manzarı eşliğinde  kuymak ve muhlamadan oluşan öğle yemeklerimizi yedik. 

Uzungölü iki yönlü olarak keşfetmiştik artık.  Uzungölün güzelliğini  hepimiz özümsemiştik. Zaman ilerlliyordu ve daha gidilecek görülecek yerlerimiz  vardı. Öğleden sonra sonra saat 14:00 dolaylarında Uzungöl’den ayrılarak Rize’ye doğru yola çıktık.


Rize yolunda, bizi Karadeniz gezisinde başından beri fikirleri ile yardımcı olan Hüseyin ve Filiz arkadaşlarımız bekliyordu. Onlar ile yolda buluşup gün ağarmandan Ovit yaylasına çıkmayı kararlaştırmıştık. Hüseyin ve Filiz sayesinde gezimizin daha güzel geçtiğini bir kez de burda belirtmiş olayım. Güleryüz ve samimiyetleri bir yana onların rehberliğinden de çok faydalandık.
Uygun bir noktada buluşup onları da kafilemize dahil ederek yolumuza devam ettik. İstikametimiz adına aşina olduğumuz Ovit yaylası idi. Ovit yaylası Rize Erzurum yolu üzerinde deniz seviyesinden 2200 mt yükseklikte bir yayla. Fotoğraflardan da görüyorsunuz bulutların gölgesinde uçsuz bucaksız bir yeşillik söz konusu.  Etrafı özümseme, ciğerleri oksijenle yıkama ve fotoğraf faslından sonra biraz daha yukarılara devam ettiğimizde hala karların erimediği noktalara ulaştık. Karların üzerinde olmak hepimiz için müthiş bir keyif ve heyecandı doğrusu. Bu noktada karla birlikte  cevval arkadaşlarımın şovunu izledikJ

Havanın kararmaya başlaması ile birlikte kalacağımız otel Ridos Otele doğru yola çıktık. Ridos Otel ormanlık bir alan içersine kurulmuş yanından nehir geçen büyük bir termal otel. Otele dönerken yolda, Tayyip Erdoğan’ın da konuşma yapmak için otelde olduğu haberini aldık. Hepimiz için büyük süpriz oldu tabiki. Sen gel aylar öncesinden Karadeniz turu planla, sonra otel rezervasyonu yap, sonra bir hafta sonu akşam vakti otele dönüş yolunda ol, gece de otelin termal havuzlarında  yorgunluk gidermek için bir sürü hayal kur ve o esnada Tayyip Erdoğan karşına çıksınJ Hakikaten Erdoğan’dan kaçış yok bundan emin oldumJ Daha otele yaklaşırken  yoğun güvenlik uygulamalarına tanık olduk. Polis, asker her yerdeydi. Otel bahçesine girdiğimizde tüm cumhurbaşkanlığı güvenliği ve Rize protokolu karşımızdaydı.  Hepimizde tuhaf bir duygu hakimdi. İçten içe gülüyor dışarıya da ciddi görünmeye çalışıyorduk. Otel girişinde üstlerimiz ve valizlerimiz güvenlik kontrollerinden geçirildikten sonra odalarımıza geçmeyi nihayet başardık. Hepimiz çok acıkmıştık. Odalara yerleştikten sonra akşam yemeklerimizi yedik. Yemekten sonraki planımız termal havuzda takılmak idi. Açık termal havuza gitmek için bornozlarımızı üzerimize çekip tüm AKP ve Rize  büroksasinin olduğu lobiden geçmeye kararlıydık. Oteldeki hiçbir ağır ve ciddi ortam bizi planlarımızdan alıkoyamazdı tabiki.  Neticede Ahtapot grubundan bahsediyoruzJ Ben Gürkan ile muhalif tutumumu içimde tutarak lobiden sakin sakin geçtimJ Arkamda Vedatların olduğu grup ise lobide  kızlı erkekli bornozlu fotoğraf çektirecek kadar çok sert bir muhalif duruş sergilediJ  İşin şakası bir yana gerçekten o kadar insanın arasından bornozlarla geçmek çok ilginç bir görüntü oldu.  Artık termal havuza gelmiştik, sonuna kadar eğlence zamanıydı.  Türlü şakalaşmalar ve muzipliklerle harika bir havuz sefası çekerek eğlenceli ve  Reyizzz süprizli günümüzü tamamladıkJ





2 yorum:

  1. Resimlerde çok güzel yazıda çok akıcı sıkılmadan okudum ve resimler de bayağı profesyonelce tebrik ediyorum.imkanları olanlar için tabiki gezmek görmek önemli ama ülkemizdeki turizm politikaları o kadar ülkemiz insanına uzak ki 30 sene dir denizlide yaşıyorum yanıbaşımızda dünya harikası Pamukkale var ilk geldiğim yıllar çocuklarımı gezdirmek için bir iki defa gittim,şimdi ise girişler o kadar pahalı ki emekli veya ücretli insanların girişi pahalı olduğu için gidip hafta sonlarında bir hava almak için bile gidemiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babacım, temmuz tatilinde senle bir pamukkale gezisi yapalım o zaman:))

      Sil