16 Eylül 2015 Çarşamba

3 Günde Akyaka'da Ne Yaparsınız?

Bu yaz adını en çok duyduğum tatil beldesi Akyaka idi. Adını ilk kez yaz başında zevkine inandığım bir arkadaşımdan duymuştum. Her yaz gittiğini ve "kite surf" öğrenmeye başladığını söylemişti. Sonraları  çok defa gazetelerin seyahat eklerinde ve sosyal medyada Akyaka güzellemeleri ile karşılaştım.  Buz gibi akan Azmak nehrinden, muhteşem doğasından, tek tip geleneksel mimari ile  yapılan evlerinden  falan söz ediliyordu. Yerel dokusunu kaybetmemiş, bakir doğası olan beldelerin peşinde koşan benim gibi biri için Akyaka keşfedilmesi gereken bir yer olarak göründü gözüme. Yaptığım okumalarla yavaş yavaş gözüme kestirmeye başladım Akyaka’yı.  En sonunda da  yaz bitmeden bir zamanını bulup gitmeye  karar verdim.
Hafta sonunu Pazartesi ile birleştirerek 5-6-7 eylül tarihlerini Akyaka’da geçirdim. Zamanım kısıtlı idi. Oradan oraya koşturmak değildi amacım. Sadece miskinlik yapmak, doyasıya denizin,  doğanın ve ortamın keyfini sürmek istiyordum. Öyleki yanıma kitap falan da almamıştım bu nedenle.  

İlk Gün
Öncelikle Hamle otelde kaldığımı belirtmeliyim. Uygun fiyatı, ilgili personeli, tatmin edici kahvaltı seçenekleri, temiz ve konforlu odası ile rahatlıkla beklentilerimi karşıladı.. Azmak Nehrinin hemen yakınında bulunuyor, ayrıca iskeleye ve plaja hiç uzak değil.
Kahvaltıdan sonra etrafı tanımak için Azmak Nehri boyunca 30-40 dk lık bir yürüyüş yaptım. Yürüyüş sırasında ilk yaptığım şey Azmak Nehrine girmek oldu. Girmek derken sadece dalıp çıktım. Azmak suyu gerçekten soğuk ve  uzun süre suyun içinde kalmak mümkün değil. Suyun sıcaklığı 7-10 derece arasındaymış. Diğer yandan,  güçlü bir akıntı var nehirde, ayaklarım üzerinde sabit kalmak bile zor oldu.  Azmak Nehri, bence Akyaka'nın cazibe merkezi olmasının başlıca sebebi. Sazlıklar ve ağaçlıklar arasından süzülen dupduru ve tertemiz bir nehir. Nehrin altındaki bitki örtüsünü, içinde yüzen balıkları net bir biçimde görebiliyorsunuz.
Akıntı yönünde yürürseniz iskele ve merkez plajına ulaşıyorsunuz. Gelmeden önce merkez plajdaki   suyun sığ ve  bulanık olduğunu okumuştum. Gerçekten de öyleydi. Gelirken de girmeyi hiç düşünmemiştim, gördüğümde de hiç ilgimi çekmedi plaj.
 
Planım, ilk  günü yakınlardaki çınar plajı ve albay koyunda geçirmekti.
Çınar plajı merkezden 3-4 km uzaklıkta bir plaj.  Yakınlarda denize girilebilecek en gözde yerlerden biri. Yürüyerek gitmek yorucu ve zaman alıcı olduğundan taksi tuttum. Çınar plajı çakıltaşlarının olduğu bir sahile sahip.  Suları ise masmavi ve tertemiz. Sahilinde  şezlong, şemsiye, kafe, duş vs hizmeleri sağlayan işletmeler bulunuyor. Çınar sahilinin içinden küçük bir dere geçiyor. Bu dere sahilin bonusu bence. Zaman zaman denizden çıkıp dereye girmek ayrıca bir keyif.
 
Albay Koyu; Çınar plajından sonra Orman kampının içinden geçerek Albay koyuna gittim. Albay koyu geniş, düz  ve toprak sahili olan bir yer değil.  Kayalıklar ve  kayalıkların üzerine yapılmış beton iskelesi olan bir yer.  Denize iskele merdivenlerden inerek ya da kayalardan   atlayarak girebiliyorsunuz.  Albay koyunda işletme falan yok. Bu nedenle kalabalık değil. Daha çok gençler bulunuyor. Ben Albay koyunu Çınar plajına göre daha çok sevdim.
 
Kordon Restourant Rakı-Balık:  Şarıl şarıl akan Azmak Nehri kenarında rakı balık yapmak için Kordon Restorantı seçtim. Bunda otelime çok yakın olması önemli rol oynadı.  Restoranın kaşık salatası çok meşhurmuş. Patron eski bir aşçıymış. Sadecebu salatayı yapmak için mutfağa giriyormuş. Madem öyle getir dedim garsona, deneyelim.  Doğrusunu isterseniz  ben çok etkilenmedim. Diğer yandan mezeleri ve balığı oldukça lezzetliydi. İçtiğim rakıya gelince ne diyeyimki muhabbet güzeldi, kafa da güzel oldu tabi:))

İkinci Gün
Tekne turu Akyaka’nın olmazsa olmazı bence.  Sabah 10:30’da başlayıp 18:30 gibi döndüğümüz, müziksiz, 25 kişilik olarak tarif edilen bir turu tercih ettik. Tur boyunca Kandilli Koyu, Lacivert Koy, İnce Kum plajı, Sedir Adası gibi eşssiz güzellikteki koylarda denize giriyorsunuz.  Açıkçası 3 günlük tatilimin en iyi parçası tekne turu yaptığım gündü. Tekne turunun da en güzel parçası Sedir Adası idi. Sedir Adasının alameti farikası ise kleopatra plajı. Bu plajın altın sarısı incecik kumları var.  Kleopatranın burada güneşlendiği ve kum tanelerinin Kleopatranın güneşlenmesi için  Mısırdan getirildiği söylendi bize. Yalnız bu plajların üzerinde ne yürüyebiliyorsunuz ne de güneşlenebiliyorsunuz.  Plajın alanı, kumlar günden güne azaldığı için etrafı çevrelenerek korumaya alınmış.  Adanın diğer bir özelliği antik kalıntıların olduğu bir yer olması. Antik kalıntıları gezebilmek için de ahşaptan bir yürüyüş parkuru yapılmış. Adada ayrıca güzel bir tesis var. Tüm gün geçirebilecek bir yer bu özellikleri itibari ile. Biz tekne turu dolayısı ile 2 saat geçirebildik.  Sakin sakin antik kalıntıları gezemedim, denizine de  doyamadaım maalesef. Unutmadan söyleyeyim adaya giriş ücretli, müze kartınız yada iş bankası kredi kartınız varsa ücretsiz girebiliyorsunuz.




 
Üçüncü Gün
İlk 2 gün Azmak Nehrinde kayık turu için fırsat bulamamıştım. Kayık turunu sabahın serinliğinde yapmak istediğimden 3. gün ilk aktivitem 30 dk lık Azmak Nehri turuna katılmak oldu. Harika bir doğal ortam eşliğinde kayık turu yapıyorsunuz. Balıklar, ördekler, sazlıklar, söğüt ağaçları, suya giren insanlar, güzel mimarili yeşillikler içindeki evler, restoranlar vs... Gerçekten burada yaşama duygusuna kapılıyorsunuz. Nehrin en önemli bölümü akvaryum olarak ifade edilen alan. Burada derinlik artıyor, suyun altındaki bitki örtüsünü cam gibi görebiliyorsunuz. Berraklık inanılmazdı gerçekten.

 

Nehir turundan sonraki amacım  Akbük plajına gitmek idi. Gitmeden önce Akbük’ün çok özel bir plaj olduğu söylenmişti. Görmek istiyordum bu nedenle. Ne yazık ki gidemedim.  Akbük Akyakadan 30 km mesafede olan bir yer.  Özel aracanız yoksa gidebileceğiniz  dolmuş, otobüs vs de yok.  Taksi ile gitmekde çok makul gelmedi bana. Bu nedenle gitmekten vazgeçtim. Onun yerine son günümü maden iskelesinde geçirmeyi tercih ettim.  Maden iskelesi, Akyakanın 1 km dışında orman kampının arka tarafına düşen bir koy. Burada butik oteller mevcut. Mevcut iskele orada bulunan oteller tarafından elden geçirilerek güzelleştirilmiş yakın zamanda. Sessiz sakin bir yer. Denize buradaki otellerin misafirleri giriyor. Dışardan gelen pek yoktu sanki. Suyu tabiki soğuktu. Girdiğim koylar arasında sıralama yapmam gerekirse maden iskelesi, albay kampı ve çınar koyu derim. Maden iskelesi güzel tesisi, yenilenmiş iskelesi ve kalabalıktan uzak nezih ortamı  ile benim en çok hoşuma giden yer oldu.