22 Mayıs 2015 Cuma

Çıralı 18-19 Mayıs 2015

Kumluca minibüsünden Çıralı sapağında indiğimde  akşam saat dokuz cıvarıydı. Trekking sonrası oldukça yorgundum. Yorgunluğum bir yana  24 km’lik bir yürüyüş sonrası ayaklarım da şişmişti artık. Değil adım atmak ayakta durmak bile ızdırap vericiydi. Tek isteğim bir an evvel kalacağım otele gidip duş almak, birşeyler yemek ve deliksiz bir uyku çekmekti.  Sapağa indiğimde hava epey kararmıştı. Tek tük araç geçiyordu. Bu durum otostop şansımı epey düşürmüştü. Yorgunluğumdan dolayı da bekleyecek durumda değildim zaten. Sapakta benim gibi bir fırsatı bekleyen uyanık taksiciye pazarlık  bile yapamadan  tabi olmak durumunda kaldım bu nedenle.


Otele gider gitmez düşündüklerimi yaptım. Önce sıcak bir duş aldım, sonra hafif bir yemek ve güzel bir çay ardından deliksiz bir uyku çektim.  Kaldığım yerin adı Çıralı  Olimpos Otel.  Serpil Hanım ve annesi birlikte işletiyorlar. Doğrusu  insanın içini açacak bir ilgi ve güleryüz gösterdiler.  Güzel, samimi sohbetlerde ettik  birlikte.  Genelde  turizmcilerin takındığı yapmacık bir samimiyet değildi yüzlerindeki. İçten gelen, arkadaş, dost yakınlığı türünden bir samimiyetleri var.  Otelin gösterişsiz ama güzel bir  bahçesi var.  Odalarda gayet yeterli. Otel sahile 3 dk’lık bir yürüme mesafesinde ayrıca.

Çıralı Adrasan’a göre daha büyük ve düzenli bir plaja sahip.  Sahil tümüyle irili ufaklı çakıl taşlarından oluşuyor Çıralı denizi de tıpkı Adrasan’da olduğu gibi pırıl pırıl ve masmavi. Su ise serin. Bozcaada’da denize girmişseniz  bilirsiniz onun bır tık altı serinlikte. Öyleki su’daki serinliğin havadaki esintiyle birlikte teninizde ağır ağır kıpraşmalara neden olduğunu farkediyorsunuz. Çıralı sahili doğallığını koruyabilmiş bir sahil. Caretta caretta olarak bildiğimiz deniz kaplumbağaları yumurtalalarını bu sahilin belirli yerlerine bırakıyormuş.  Burası 2003 yılında dünyanın en iyi sahili seçilmiş aynı zamanda. Diğer yandan Çıralı sahilinde güzel bir tesisleşme söz konusu. Yola yakın tarafa yerleştirilmiş olan şezlong, minder ve şemsiyeler ( hasır şemsiyeler) gayet kullanışlı ve  düzgün durumda idi.  Bunları kullandığınız için kimse başınıza dikilip ücret talep etmiyor. Sahilin üst kısmında, toprak yolun diğer tarafında  restoranlar var. Restoranlardaki fiyatlar  bir tatil beldesi için normal kanaatimce.
Çıralı’daki en büyük aktivite, denize girip yüzmek, güneşlenmek, uyuklamak, kitap okumak biraz sonra tekrar denize girmek, kurulanmak, şezlongda uzanmak, kitap okumak ve acıktığını hissedip bira içip patates yemek şeklinde gerçekleşiyor. Yalnız bunları yaparken öyle dipsiz bir döngüye girdiğinizi falan hissetmiyorsunuz. Zamanın nasıl geçtiğini farketmeyeceğinize eminim.  Deniz ve kumsal döngüsü dışında akşamüstü Yanartaşa çıkabilir. Ben zamansızlıktan çıkamadım. Ama herkes görülmeye değer bir yer olduğunu söylemişti.
Çıralı sahilin uc tarafı olimpos sahili. Yalnız oralarda hiçbir tesis yok. Şezlong, şemsiye falan da yok. İnsanlar havlularının üzerinde güneşleniyor. Yiyecek ve içeceklerini yanlarında getiriyorlar. Olimpos sahili tarafındaki insan profili ile Çıralı sahili insan profili arasında bariz bir farklılık göze çarpıyor. Olimpos tarafında üniversite gençliğinin yanı sıra bohem ve salaş tarza sahip tiplerle karşılaşıyorsunuz çoğunlukla.  Olimpos sahil tarafının iç kısmında meşhur antik kent  kalıntıları var. Çıralı tarafından gelirseniz buraları ücretsiz gezebilirsiniz, olimpos tarafından gelirseniz ücretli giriş yapmak zorundasınız.

Yazıyı fazla uzatmadan bir özetle bir sonuç cümlesikuracak olursam; Çıralı gerçekten bakir belde. Beton yığınına dönüşmemiş  turizm beldelerinden kanımca. Havası, doğası, denizi  insanın  ömrünü tazeleyen cinsten. Tam huzur ve dinginlik arayanlara göre bir yer.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder