Doğallık ve yerellik özelliklerini koruyan, mümkünse bakir bir belde,
Tertemiz bir deniz,
Kafa dinlenilecek görece sakin sessiz bir plaj,
Yeme içme ihtiyaçlarımın karşılanacağı yeter sayıda mekan,
Yukarıda sıraladıklarım,
benim ideal tatil yeri anlayışımı ifade eden cümleler. Bu ifadelerimin
sizde bir karşılığı yoksa Çıralı ve Adrasan’ı unutun. Bilin ki buralar sizin
tarzınız değil..
Ya da şu zıtıkla anlatayım. Denizde ve karada piyasa
ortamları olsun, eglence olsun, gece
hayatı olsun, gürültü olsun, çokluk olsun diyorsanız Adrasan ve Çıralı size dar gelir.
Adrasan hilal şeklinde yaklaşık 3km uzunluğunda bir plaja sahip. Plajın bir ucu
çakıl taşlarıyla dolu, diğer bir ucu ise kumluk. Çakıl taşlarıyla olan bölüm
sahilden bir iki metre sonra derinleşiyor. Kumluk olan taraf ise sığ. Kumluk olan taraf daha kalabalık doğal
olarak. Buna parelel olarak da o tarafta işletme ve dükkan sayısı daha fazla. Deniz masmavi ve yüzeyde bastığınız çakılları
görebileceğiniz kadar da berrak. Su serin ama. Havadaki esintiyle birlikte
teniniz suyun içinde diken diken oluyor. Plaj düzenlemesi eksik sanki. Özellikle
derenin denize boşaldığı bölümden başlayıp çakıl taşlı alanın biraz daha
işlenmeye ve organize edilmeye ihtiyacı var. Zaten benim bulunduğum tarihte bir
dozer çalışma yapıyordu oralarda Sahilin
3 tarafı çam agaçlarıyla örülü tepelerle çevrili. Yüzerken sürekli bu
tepelerdeki yeşillikler gözünüze
çarpıyor. Sahilin sırtını verdiği taraf,
yangının olduğu tepe. Ama yangının izleri kaybolmak
üzere. Yanan yerlerdeki siyahlıklar
gitmiş, sarı yeşil renk belirgin olmaya başlamış. Adrasan’da neredeyse tüm pansiyon ve restorantlar
bahçeli. Her gittiğiniz yerde doğal
ortamı hissediyorsunuz. Sizi bilmem ama
bu doğal ortamlar içimde acayip bir yaşama coşkusu ve keyif hissi yaratıyor.
Ben, sahili doğrudan görmeyen fiyatıda bu ölçüde uygun sahilin
arka tarafında ama sahile yakın diyebileceğim Portakal Bahçesi adında bir
pansiyonda kaldım. Kaldığım yerin agaç,
çiçek ve yem yeşil otların hakim olduğu
güzel bir bahçesi vardı. İşletmecisi de gayet ilgiliydi. Memnun kaldım.
Tavsiye ederim her türlü.
Adrasan’da hava serin oluyor. Uzun kollu bir gömlek ya da
ince bir sweet yanınızda olursa iyi
olur. İnsanların sahilden çekildiği, havanın serinlediği güneşin batmaya yüz
tuttuğu bir zamanda yürüyüş yapmanızı ya da sahilde oturmanızı tavsiye ederim.
Yanınızda güzel muhabbet edebileceğiniz biri olursa tercihe göre de bir iki bira elinizin altındaysa 10 numara bir
keyif yaşarsınız. Akşamları demlenmek,
muhabbet etmek, yürüyüşe çıkmak ya
da otel bahçesinde internette dolaşmak
dışında bir seçeneğiniz yok belirteyim.
Adrasan sadece deniz tatiline gelenlerin değil aynı zamanda
yürüyüşçülerin ve kampçıların da ilgi gösterdiği bir belde. Sahilin üstündeki yolun geri taraflarında
pansiyonda kalmak yerine kamp kurmuş bir
çok insana rastlıyorsunuz. Bu kamp kuranların bir bölümü de yürüyüşçü aynı
zamanda. Adrasan’da farkettiğim bir
durum da insan kalitesi hakkında. İşletmeci, garson, bakkkal kim olursa olsun
etrafta hödük tipler yok. Herkes muhabbete açık durumda. Sesi, görüntüsü ya da davranışıyla kimse sizin keyfiniz kaçırmıyor.
Adrasan ile ilgili başka ne yazabilirim bilmiyorum sözün özü
eğer muhteşem bir deniz ve
ömrünüze ömür katacak bir doğal
ortam arıyorsanız hiç düşünmeyin
Adrasan’a gidin derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder