Günlerimiz yoğun bir gezi
programı ile dolu olduğu için her sabah 7-8 gibi uyanarak güne başladık.
Uzungöl’deki günümüze de erken başladık. Kahvaltılarımızı yapar yapmaz Uzungöl
merkeze gittik. Hava açık, güneşli ve hafif serindi. İlk gün havanın kapalı olmasından
dolayı fotoğraf çekememiştik. İkinci gün şanslıydık. Doğanın tüm renklerini
fotoğraflayabilecektik artık.
Uzungöl,
yeşilliklere kaplı dağların arasına sıkışmış, yemyeşil bir gölün etrafına kurulmuş muhteşem bir yer gerçekten. Gölün en başında
fotoğraflardan aşina olduğumuz cami
gözünüze çarpıyor hemen. Etrafa
baktığınızda ise türlü yeşilliklere örülmüş
dağları, bu dağların zirvelerindeki sisi
ve yer yer kar birikintileri
görüyorsunuz. Hava güneşli ve açık olduğu için müthiş bir görsel ziyafet
çektiğimizi söyleyebilirim.
Bisiklet turumuzdan sonra sıra, sıkça karşılaştığımız Uzungöl manzara
fotoğraflarının çekildiği tepeye tirmanmaya gelmişti. Birkaç gruba ayrılarak caminin bulunduğu
noktadan tepeye doğru tırmandık. Tırmanma sırasında Uzungöl’ün yerlilerin
yaşadığı orjinal karadeniz evlerinin arasından geçtik. Bu evlerin sayıları
oldukça azalmış durumda. Bir çok evin renove edilerek otele dönüştürüldüğüne
tanık olduk. Etrafta sayısız güzellik
varken olumsuz şeylere odaklanmamaya çalışarak yolumuza devam ettik. En sonunda
Meşhur Uzungöl fotoğraflarının çekildiği zirveye geldik ve orada sayısız fotoğraf çektik. Fotograf çektiğimiz
noktanın az yukarısında Galo Omad adında bir yerlinin mütavazi bir şekilde
işlettiği evden bozma bir kafede,
muhteşem Uzungöl manzarı eşliğinde
kuymak ve muhlamadan oluşan öğle yemeklerimizi yedik.
Uzungölü iki yönlü olarak keşfetmiştik artık. Uzungölün güzelliğini hepimiz özümsemiştik. Zaman ilerlliyordu ve daha gidilecek görülecek yerlerimiz vardı. Öğleden sonra sonra saat 14:00 dolaylarında Uzungöl’den ayrılarak Rize’ye doğru yola çıktık.
Uzungölü iki yönlü olarak keşfetmiştik artık. Uzungölün güzelliğini hepimiz özümsemiştik. Zaman ilerlliyordu ve daha gidilecek görülecek yerlerimiz vardı. Öğleden sonra sonra saat 14:00 dolaylarında Uzungöl’den ayrılarak Rize’ye doğru yola çıktık.
Rize yolunda, bizi Karadeniz
gezisinde başından beri fikirleri ile yardımcı olan Hüseyin ve Filiz arkadaşlarımız
bekliyordu. Onlar ile yolda buluşup gün ağarmandan Ovit yaylasına çıkmayı
kararlaştırmıştık. Hüseyin ve Filiz sayesinde gezimizin daha güzel geçtiğini
bir kez de burda belirtmiş olayım. Güleryüz ve samimiyetleri bir yana onların
rehberliğinden de çok faydalandık.
Uygun bir noktada buluşup onları
da kafilemize dahil ederek yolumuza devam ettik. İstikametimiz adına aşina
olduğumuz Ovit yaylası idi. Ovit yaylası Rize Erzurum yolu üzerinde deniz
seviyesinden 2200 mt yükseklikte bir yayla. Fotoğraflardan da görüyorsunuz
bulutların gölgesinde uçsuz bucaksız bir yeşillik söz konusu. Etrafı özümseme, ciğerleri oksijenle yıkama
ve fotoğraf faslından sonra biraz daha yukarılara devam ettiğimizde hala
karların erimediği noktalara ulaştık. Karların üzerinde olmak hepimiz için
müthiş bir keyif ve heyecandı doğrusu. Bu noktada karla birlikte cevval arkadaşlarımın şovunu
izledikJ
Havanın kararmaya başlaması ile birlikte
kalacağımız otel Ridos Otele doğru yola çıktık. Ridos Otel ormanlık bir alan
içersine kurulmuş yanından nehir geçen büyük bir termal otel. Otele dönerken
yolda, Tayyip Erdoğan’ın da konuşma yapmak için otelde olduğu haberini aldık. Hepimiz
için büyük süpriz oldu tabiki. Sen gel aylar öncesinden Karadeniz turu planla,
sonra otel rezervasyonu yap, sonra bir hafta sonu akşam vakti otele dönüş
yolunda ol, gece de otelin termal havuzlarında
yorgunluk gidermek için bir sürü hayal kur ve o esnada Tayyip Erdoğan
karşına çıksınJ
Hakikaten Erdoğan’dan kaçış yok bundan emin oldumJ
Daha otele yaklaşırken yoğun güvenlik
uygulamalarına tanık olduk. Polis, asker her yerdeydi. Otel bahçesine
girdiğimizde tüm cumhurbaşkanlığı güvenliği ve Rize protokolu
karşımızdaydı. Hepimizde tuhaf bir duygu
hakimdi. İçten içe gülüyor dışarıya da ciddi görünmeye çalışıyorduk. Otel
girişinde üstlerimiz ve valizlerimiz güvenlik kontrollerinden geçirildikten
sonra odalarımıza geçmeyi nihayet başardık. Hepimiz çok acıkmıştık. Odalara
yerleştikten sonra akşam yemeklerimizi yedik. Yemekten sonraki planımız termal
havuzda takılmak idi. Açık termal havuza gitmek için bornozlarımızı üzerimize
çekip tüm AKP ve Rize büroksasinin
olduğu lobiden geçmeye kararlıydık. Oteldeki hiçbir ağır ve ciddi ortam bizi
planlarımızdan alıkoyamazdı tabiki. Neticede
Ahtapot grubundan bahsediyoruzJ
Ben Gürkan ile muhalif tutumumu içimde tutarak lobiden sakin sakin geçtimJ Arkamda Vedatların
olduğu grup ise lobide kızlı erkekli
bornozlu fotoğraf çektirecek kadar çok sert bir muhalif duruş sergilediJ İşin şakası bir yana gerçekten o kadar insanın
arasından bornozlarla geçmek çok ilginç bir görüntü oldu. Artık termal havuza gelmiştik, sonuna kadar eğlence
zamanıydı. Türlü şakalaşmalar ve
muzipliklerle harika bir havuz sefası çekerek eğlenceli ve Reyizzz süprizli günümüzü tamamladıkJ
Resimlerde çok güzel yazıda çok akıcı sıkılmadan okudum ve resimler de bayağı profesyonelce tebrik ediyorum.imkanları olanlar için tabiki gezmek görmek önemli ama ülkemizdeki turizm politikaları o kadar ülkemiz insanına uzak ki 30 sene dir denizlide yaşıyorum yanıbaşımızda dünya harikası Pamukkale var ilk geldiğim yıllar çocuklarımı gezdirmek için bir iki defa gittim,şimdi ise girişler o kadar pahalı ki emekli veya ücretli insanların girişi pahalı olduğu için gidip hafta sonlarında bir hava almak için bile gidemiyoruz.
YanıtlaSilBabacım, temmuz tatilinde senle bir pamukkale gezisi yapalım o zaman:))
Sil