Ben, 7 Şubat’ta Goa’dan kalkan bir uçakla öğle saatlerinde Mumbai’ye geldim. Gelirken, elimde alternatifli bir liste olmasına rağmen kalacak yer bulmakla ilgili ufak endişelerim vardı. Zira listemdeki otellerin fiyatları oldukça pahalıydı. Dolaşarak daha uygun fiyatta bir otel bulmayı hedefliyordum. Havaalanından çıktıktan sonra gözüme kestirdiğim yaşlıca bir taksi şoförüne Colaba Meydanı’nın ücretini sordum. 800 rupi olduğunu söyledi. Elbetteki yüksek fiyat söylemişdi. Kararlı ve buraları biliyorum bakışı attıktan sonra 500 rupiye anlaştık:) Yaklaşık 35 dakikalık bir yolculuk sonrasında taksi şoförü beni istediğim yerde braktı. İndiğim bölge Mumbai’nin en tursitik bölgesi; müthiş bir kalabalık ve araç trafiğinin olduğu bir yer. İlk anda farkına varmasam bile sonrasında buranın meşhur Taj Hotel ve Gateway of India’e yakın bir yer olduğunu anladım. Hava acayip sıcaktı. Sırtımda çanta ile kalabalık ve yoğun caddelerde otel aramak epey yorucu olacaktı. Kesin.
İlk hedefim lonely planet’te tavsiye edilen ve backpacker’ların
birinci tercihi olan Red Shield Guest House idi. Adresi sorarken çok
geçmeden tursit avcısı bir ergen paçama
yapıştı. Sürekli olarak uygun bir otele götürebileceğini söyleyip duruyordu. Bu çocuğa ilk başlarda kayıtsız kalsam bile sonrasında epey kulak kesildim zira kalacağım yer için
bana yol gösterici oldu. Red Shiled
Guest House acayip izbe bir yer. Fiyatı dışında backpacker’lar için hiçbir
cazibesi yok. Bir kere koğuş usulu kalınıyor.
Banyolar malum ortak alan. Odalar ve koridorlar çok bakımsız. Dolap
namına etrafda birşey yok. Ayrıca, ortalıklarda dolaşan acayip kılıklı bir sürü insan
görüyorsunuz. Bu sebeplerden orası asla
geceleyebileceğim bir yer değildi. Red Shield’dan sonra bir çok yer dolaştım. Hepsi berbat görünüyordu. Elbetteki iyi
otellere de baktım ancak onların gecelikleri 5000 rupi (200 tl)
civarındaydı. Bu fiyat seviyesi benim için son çare idi. En sonunda döküntü
bir otel’de alman bir bacpacker ile karşılaşdım. Kendisine düzgün bir yerde birlikte kalmayı ve oda ücretini bölüşmeyi
önerdim. Yarı yarıya olmasa bile ikna olduğum bir miktarı ödemeyi kabul etti ve
biz Brodway Hotel’de (3800 rupi) kalmaya
karar verdik. Kaldığımız otelin
patronları afgan tipi sakal ve cübbeli,
30‘lu yaşlarda iki kardeşdi. Kimse hakkında olumsuz hüküm vermek istemiyorum ama çok da
sıcak ve yardımsever tipler değildi.
Hatta hiç güven verici görünmüyorlardı.
Mumbai’de planım şuydu;
gece night tura katılacaktım. Ertesi gün sabah Dhobi Ghat ve Gateway of
India gezisi yapıp öğleyin de slum
tour’a ( varoş mahallesi gezisi)
katılacaktım. Turların varlığından internette yaptığım araştırmalar
sayesindehaberdar olmuşdum. İstanbul’dayken Reality Tour adında bir
şirketle mailleşerek katılmak istediğim turları belirtmişdim. Night tour için 1500 Rupi, Slum tour için 800
rupi ödedim. Night Tour için saat 19:00’da buluşma yerinde olmalıydım. Eşyalarımı bırakıp çıkmam gerekiyordu. Ancak kafamda bir soru işareti vardı. Daha yarım saat önce tanışdığım alman gence eşyalarımı odada bırakacak kadar güvenebilir miydim? Elbette ki güvenebilirdim. Yolda tanışan gezginler arasında bence kendiliğinden oluşan doğal bir arkadaşlık hukuku oluyor. Bizde de bu hukuk geçerliydi tabikiJ
Night Tour kapsamında, konforlu bir araç içinde bir rehber
ve toplamda 3 katılımcı olarak aşağıda
belirttiğim yerleri dolaştık.
1-
Chowpatty Beach
2-
Baan Ganga Tank
3-
Jain Temple
4-
Hanging Garden
5-
Billion Dollar District
6-
Red Light District
7- Victoria Terminus Train Station
Tur yaklaşık 3 saat sürdü. Gece 10:30 gibi otele döndüm. Odada alman arkadaş
yatağa uzanmış dinleniyordu. Sabah erken kalkıp trenle goa’ya gideceğini söyledi.
Mumbai’deki ilk geceyi bende böylece
kapattım.
Ertesi gün saat 08:00 gibi uyanıp açık hava çamaşır yıkama
merkezi olan Dhobi Ghat’a gitmek üzere
yola çıktım. Banliyo treni ile
gidebileceğim söylenmişdi. Hani Hindistan’da
meşhur bir fotoğraf karesidir;
trenden inmek için acele eden ve camlardan/ kapılardan sarkan insanlar vardır ya. Tam da öyle bir
kompozisyonun içindeydim. İlgili
istasyonda indikten sonra Dhobi Ghat’ı buldum.
Kapıda beni kolpa bir adam karşıladı. Güya oranın rehberiymiş ve kendisi
olmadan içeriyi gezemezmişim. Ben de ona inanmış gibi yaparak kaç para ödemem
gerektiğini sordum. 500 rupi istedi, pazarlık
kaçınılmazdı benim için malumJ 300 rupi ikimiz içinde iyi fiyattı tabiki.
Dhobi Ghat, içinde 5000 kişinin çalıştığı ve günde yaklaşık 100.000 farklı çamaşırın yıkandığı bir yer. Daha çok burada otel ve hastane gibi büyük kurumların çamaşırları yıkanıyor. İçerde bir kaç metre kare genişliğinde onlarca beton küvet var. Bütün yıkama işleri bu küvetler içinde yapılıyor.
Dhobi Ghat, içinde 5000 kişinin çalıştığı ve günde yaklaşık 100.000 farklı çamaşırın yıkandığı bir yer. Daha çok burada otel ve hastane gibi büyük kurumların çamaşırları yıkanıyor. İçerde bir kaç metre kare genişliğinde onlarca beton küvet var. Bütün yıkama işleri bu küvetler içinde yapılıyor.
Aşağıda gördüğünüz fotoğraf Gateway of India ziyaretimden. Gateway of India turistlerin olduça rağbet ettiği bir yer. Burası İngiliz kralının 1911 yılındaki Hindistan ziyaretini ölümsüzleştirmek için 1924 yıılında yapılmış. Buranın önemi kıyıya gemilerle yanaşın insanların Mumbai’de ilk ayak bastıkları yer olmasından geliyor. Hindistan kapısı denmesinin sebebi de buymuş.
Gelelim benim en çok görmek istediğim yere Dharavi gecekondu mahallesine. Dharavi, aynı zamanda slumdog millionaire filminin çekimlerinin yapıldığı varoş mahallesi. Sadece Hindistan’ın değil Asyanın en büyük varoş bölgesi. Diğer yandan burası sadece yerleşim alanı değil geri dönüşüm işletmelerinin olduğu bir endüstri alanı. Bizdeki merdiven altı işletmelerin 30 kat kötüsünü düşünün. İşte öyle bir endüstri alanından bahsediyorum. Burada insanlar çok düşük ücretlerle, çok ağır şartlar altında çalışıyorlar. Ben turla birlikte teneke ve plastik geri dönüşüm işletmesini gezdim. Yüksek sıcaklık, zehirli hava, kesici talaş parçaları arasında iş güvenliğinden bihaber çalışan insanları görünce içim kıyıldı resmen.
Yerleşim yerlerinden bahsedecek olursam burada insanlar barakalarda yaşıyor dersem yerinde bir ifade olur sanırım. Zira ev falan denemez burdaki yaşam alanlarına. Ayrıca kanalizasyon sistemi falanda yoktu sokaklarda. Yol kenarına açılmış üstü açık kanallar vardıJ
Burayı tek başına dolaşan bir gezgini ben ne duydum ne de
okudum. Kolayca cesaret edilecek birşey
değil zaten. Ben, üniformalı bir tur
rehberi refakatinde amerikan ve
irlandalı bir turist grubu ile beraber dolaştım Dharavi sokaklarını. İçeriye girmeden önce rehber bir dizi uyarı
yaptı bizlere, en çok da fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söyledi. Dharavi’de fotoğraf çekilebeilecek tek izinli
alan girişin başındaki üst geçitti. içerdeki yasaya ragmen yukarıdaki çöplük fotoğrafını çekmeyi
başardım.
Dharavi turumuz yaklaşık 3 saat sürdü. Sonrasında gruptakilerle vedalaşıp ayrıldık. Tur sonrasında bu gezimin Hindistan’daki top anlarımdan biri olduğunu düşündüm. Hindistan sefaletine aşina olmuştum ama burada gördüklerim çok daha acıtıcıydı.
Dharavi turumuz yaklaşık 3 saat sürdü. Sonrasında gruptakilerle vedalaşıp ayrıldık. Tur sonrasında bu gezimin Hindistan’daki top anlarımdan biri olduğunu düşündüm. Hindistan sefaletine aşina olmuştum ama burada gördüklerim çok daha acıtıcıydı.