4 Mart 2015 Çarşamba

Mumbai Notları (7-8 Şubat)

Mumbai,  benim Hindistan gezimdeki son durağım idi.  Cumartesi ve  pazarı (7-8 Şubat) burada geçirip pazartesi sabahı 06:40 uçağı ile İstanbul’a dönecektim artık. Keyifli geçen seyahatimi Hindistan’ın en büyük şehrini gezerek sonlandıracaktım.  Hikayeme geçmeden önce birşeye açıklık getireyim. Mumbai ismini sıklıkla Bombay olarak duymuşsunuzdur. Bombay, şehre ingilizlerin verdiği admış. 1995’de Hintliler bu ismi Mumbai olarak değiştirmişler.  Mumbai, Hindistanın en gelişmiş  ve  en kalabalık şehri, 20 milyonluk bir nufüsa sahip.


Ben, 7 Şubat’ta Goa’dan kalkan bir uçakla öğle saatlerinde Mumbai’ye geldim.  Gelirken,  elimde alternatifli  bir liste olmasına rağmen  kalacak yer bulmakla ilgili ufak endişelerim vardı.  Zira listemdeki otellerin fiyatları oldukça pahalıydı. Dolaşarak daha uygun fiyatta bir otel bulmayı hedefliyordum.  Havaalanından çıktıktan sonra  gözüme kestirdiğim yaşlıca bir taksi şoförüne Colaba Meydanı’nın  ücretini sordum. 800 rupi olduğunu söyledi. Elbetteki yüksek fiyat söylemişdi. Kararlı  ve buraları biliyorum bakışı attıktan sonra 500 rupiye anlaştık:)  Yaklaşık 35 dakikalık bir yolculuk sonrasında taksi şoförü beni istediğim yerde braktı.  İndiğim bölge Mumbai’nin en tursitik bölgesi; müthiş bir kalabalık ve araç  trafiğinin olduğu bir yer. İlk anda farkına varmasam bile sonrasında buranın  meşhur Taj Hotel ve Gateway of India’e yakın bir yer olduğunu anladım.  Hava acayip sıcaktı. Sırtımda çanta ile kalabalık ve yoğun caddelerde otel aramak epey yorucu olacaktı. Kesin.


İlk hedefim lonely planet’te tavsiye edilen ve backpacker’ların birinci tercihi olan Red Shield Guest House idi. Adresi sorarken çok geçmeden  tursit avcısı bir ergen paçama yapıştı. Sürekli olarak uygun bir otele götürebileceğini söyleyip duruyordu.  Bu çocuğa ilk başlarda  kayıtsız kalsam bile sonrasında  epey kulak kesildim zira kalacağım yer için bana  yol gösterici oldu. Red Shiled Guest House acayip izbe bir yer. Fiyatı dışında backpacker’lar için hiçbir cazibesi yok. Bir kere  koğuş usulu  kalınıyor.  Banyolar malum ortak alan. Odalar ve koridorlar çok bakımsız. Dolap namına etrafda birşey yok. Ayrıca, ortalıklarda  dolaşan acayip kılıklı bir sürü insan görüyorsunuz. Bu sebeplerden orası  asla geceleyebileceğim bir yer değildi. Red Shield’dan sonra bir çok yer dolaştım.  Hepsi berbat görünüyordu. Elbetteki iyi otellere de baktım ancak onların gecelikleri 5000 rupi  (200 tl)  civarındaydı. Bu fiyat seviyesi benim için son çare idi. En sonunda döküntü bir otel’de alman bir bacpacker ile karşılaşdım. Kendisine düzgün bir yerde  birlikte kalmayı ve oda ücretini bölüşmeyi önerdim. Yarı yarıya olmasa bile ikna olduğum bir miktarı ödemeyi kabul etti ve biz Brodway Hotel’de (3800 rupi)  kalmaya karar verdik.  Kaldığımız otelin patronları afgan tipi sakal ve cübbeli,  30‘lu yaşlarda iki kardeşdi. Kimse hakkında  olumsuz hüküm vermek istemiyorum ama çok da sıcak ve yardımsever tipler değildi.  Hatta hiç güven  verici görünmüyorlardı.  
Mumbai’de planım şuydu;  gece night tura katılacaktım. Ertesi gün sabah Dhobi Ghat ve Gateway of India gezisi  yapıp öğleyin de slum tour’a ( varoş mahallesi gezisi)  katılacaktım. Turların varlığından internette yaptığım araştırmalar sayesindehaberdar olmuşdum.  İstanbul’dayken Reality Tour adında bir şirketle mailleşerek katılmak istediğim turları belirtmişdim.  Night tour için 1500 Rupi, Slum tour için 800 rupi ödedim.
Night Tour için saat 19:00’da buluşma yerinde olmalıydım.  Eşyalarımı bırakıp çıkmam gerekiyordu.  Ancak kafamda bir soru işareti vardı. Daha  yarım saat önce tanışdığım alman gence eşyalarımı odada bırakacak kadar güvenebilir miydim?  Elbette ki güvenebilirdim.   Yolda tanışan  gezginler arasında bence  kendiliğinden oluşan  doğal bir arkadaşlık hukuku oluyor.  Bizde de bu hukuk geçerliydi tabikiJ
Nigt tour’un içeriği hakkında çok bir bilgi sahibi değildim.  Mumbai’deki gözde yerleri dolaşacağımız biliyordum sadece.  Buluşma  noktasında benimle aynı turu katılacak olan aşağıdaki 2 avusturyalı dilberle tanıştım.  Bu dilberler kız kıza 3 aylık bir Hindistan turuna çıkmışlar. Mart’ın ortasında ülkelerine döneceklerdiJ 

Night Tour kapsamında, konforlu bir araç içinde bir rehber ve  toplamda 3 katılımcı olarak aşağıda belirttiğim yerleri dolaştık.

1-      Chowpatty Beach

2-      Baan Ganga Tank

3-      Jain Temple

4-      Hanging Garden

5-      Billion Dollar District

6-      Red Light District
       7-     Victoria Terminus Train Station






Tur yaklaşık 3 saat sürdü. Gece  10:30 gibi otele döndüm. Odada alman arkadaş yatağa uzanmış dinleniyordu. Sabah erken kalkıp trenle goa’ya gideceğini söyledi.  Mumbai’deki ilk geceyi bende   böylece kapattım.
Ertesi gün saat 08:00 gibi uyanıp açık hava çamaşır yıkama merkezi olan Dhobi Ghat’a gitmek üzere  yola çıktım.  Banliyo treni ile gidebileceğim söylenmişdi.  Hani  Hindistan’da  meşhur bir fotoğraf karesidir;  trenden inmek için acele eden ve camlardan/ kapılardan sarkan  insanlar vardır ya. Tam da öyle bir kompozisyonun içindeydim.  İlgili istasyonda indikten sonra Dhobi Ghat’ı buldum.  Kapıda beni kolpa bir adam karşıladı. Güya oranın rehberiymiş ve kendisi olmadan içeriyi gezemezmişim. Ben de ona inanmış gibi yaparak kaç para ödemem gerektiğini sordum.  500 rupi istedi, pazarlık kaçınılmazdı benim için malumJ  300 rupi ikimiz içinde iyi fiyattı tabiki.






Dhobi Ghat,  içinde 5000 kişinin çalıştığı ve  günde yaklaşık  100.000 farklı çamaşırın yıkandığı bir yer. Daha çok burada otel ve hastane gibi büyük kurumların çamaşırları yıkanıyor.  İçerde  bir kaç metre kare genişliğinde onlarca  beton küvet var.  Bütün yıkama işleri bu küvetler içinde yapılıyor.




Aşağıda gördüğünüz fotoğraf Gateway of India ziyaretimden. Gateway of India turistlerin olduça rağbet ettiği bir yer.  Burası İngiliz kralının  1911 yılındaki Hindistan ziyaretini ölümsüzleştirmek için 1924 yıılında  yapılmış. Buranın önemi kıyıya gemilerle yanaşın insanların Mumbai’de ilk ayak bastıkları yer olmasından geliyor. Hindistan kapısı denmesinin sebebi de buymuş.

Bu fotoğraf ise mechur Taj Hotel’n önü. Bu otelde  hatırlarsanız 2008 yılında terorist bombalama eylemi olmuşdu.  Bu otelin sahibi aynı zamanda TATA marka otomobil firmasının da patronu olan  Jamsedj  Tata imiş.



Burası ise oval meydan olarak anılıyor. Çok büyük bir park ve buluşma alanı. İçerde kriket oynayan yüzlerece insanı görüyorsunuz.


Gelelim benim en çok görmek istediğim yere Dharavi gecekondu mahallesine.  Dharavi,  aynı zamanda slumdog millionaire filminin çekimlerinin yapıldığı varoş mahallesi. Sadece Hindistan’ın değil Asyanın en büyük varoş bölgesi.  Diğer yandan burası sadece yerleşim alanı değil geri dönüşüm işletmelerinin olduğu bir endüstri alanı. Bizdeki merdiven altı işletmelerin 30 kat  kötüsünü düşünün.  İşte öyle bir endüstri alanından bahsediyorum. Burada insanlar çok düşük ücretlerle, çok ağır şartlar altında çalışıyorlar. Ben turla birlikte teneke ve  plastik geri dönüşüm işletmesini gezdim. Yüksek sıcaklık, zehirli hava, kesici talaş parçaları arasında iş güvenliğinden bihaber çalışan insanları görünce içim kıyıldı resmen.


Yerleşim yerlerinden bahsedecek olursam burada insanlar barakalarda yaşıyor dersem yerinde bir ifade olur sanırım. Zira ev falan denemez burdaki yaşam alanlarına. Ayrıca kanalizasyon sistemi falanda yoktu sokaklarda. Yol kenarına açılmış üstü açık kanallar vardıJ

Burayı tek başına dolaşan bir gezgini ben ne duydum ne de okudum.  Kolayca cesaret edilecek birşey değil zaten.  Ben, üniformalı bir tur rehberi refakatinde  amerikan ve irlandalı bir turist grubu ile beraber  dolaştım Dharavi sokaklarını.  İçeriye girmeden önce rehber bir dizi uyarı yaptı bizlere, en çok da fotoğraf çekmenin yasak olduğunu söyledi.   Dharavi’de fotoğraf çekilebeilecek tek izinli alan  girişin başındaki üst geçitti.   içerdeki yasaya  ragmen yukarıdaki çöplük fotoğrafını çekmeyi başardım.

Dharavi turumuz yaklaşık 3 saat sürdü.  Sonrasında gruptakilerle vedalaşıp ayrıldık. Tur sonrasında bu gezimin Hindistan’daki top anlarımdan biri olduğunu düşündüm. Hindistan sefaletine aşina olmuştum ama burada gördüklerim çok  daha acıtıcıydı.  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder